KARANTİNA

Günler birbirine benziyor.. Her şey biraz kokusunu yitirdi sanki. Eskiden günlerin bir kokusu vardı. Pazartesi günü kaşarlı tost gibi kokardı, salı günü evimizin yakınındaki salı pazarı gibi… Ben en çok cuma gününün kokusunu severdim. Artık günler kokmuyor birbirinin aynısı tekdüzelikle ilerliyor. Bugün pazar  balkondan dışarıyı seyrediyorum, cumadan beri sokağa çıkmak yasak. Gece  beş olunca sokaklarda araba sayısı artacak, gün ağarmaya başlayınca da  temizlik görevlileri , fırıncılar yerini alacak şehirde.  Evdeyim,  yalnızım.  İki kadeh şarap içip müzik dinledim balkonda; hava da hiç fena değildi hani. Dışarıyı seyrettim , gökyüzündeki yıldızları görmeye çalıştım.  Bir ara Jupiter’e taktım kafayı , Satürn’ün halkalarını görmek istedim. Gözümü kapatıp hayal ettim  her şeyi, sistemleri, galaksileri ve hayatı… Yüzlerce evlerden gelen yüzlerce ışık, binlerce hikaye demek biliyorum. Benimki de küçük, basit ve önemsiz bir hikaye işte….

Böyle evde kalmalar  en çok da benim işime yarıyor sanki; asosyalliğime mazaret bulmak zorunda kalmıyorum. Nereye gideceğim ya da ne yapacağım diye hiç düşünmüyorum. Yalnızlığıma mazaret bulmaktan da yorulmuştum zaten. Mesela Rüya’yı daha az düşünüyorum.  Daha  gerçekçi sorunlarım var; Kovid 19 ne zaman bitecek? Ne yapmalı? Aşı ne zaman çıkacak? konulu tüm tartışmaları seyrediyorum televizyonda. Kıyamet temalı tüm film ve dizileri ezbere biliyorum. Rüya’ya da şiir göndermiyorum whatsappta; onun yerine bilgiseller gönderiyorum. En son arkadaş olarak kalalım demişti; dostluğumu çok sevdiğinden dem vurarak.

 Korona salgınından önceydi, Soğuk bir şubat akşamı sahilde bir balıkçıdaydık. 7 yıldır tanıyordum Rüya ‘yı, sevgililerini anlatır beraber hüzünlenirdik. İkimizin de yalnız olduğunu düşünmüştüm, artık konuşma zamanıydı.

Her pazar mutlaka genel bir kontrol yaparım; dezenfektan, maske, temizlik malzemesi ve temel ihtiyaçlar. Cuma günü güzel bir alışveriş yaptım. Sonra kendime elektrikli ızgarada köfte yaptım. Aslında balık yapacaktım ama Rüya ile son görüşmemizden sonra tövbeliyim balığa. Yemeğe birilerini çağırayım derdi de yok, zorla sosyalleşme ıstırabı da. Sonra internette sörf yaptım. Hiç güvende değiliz biliyor musunuz? Küresel felaketler ne çokmuş. Göktaşı, kıtlık , kara delikler, nükleer savaşlar .. .Sayemde Rüya ‘da bilinçleniyor. Sevdiğim makaleleri ona da gönderiyorum. Caner bunun iyi bir fikir olmadığını söylüyor. Her şeyi bilir o . Çocukluk arkadaşım;  akıl vermeyi çok sever kendileri. Tuttu psikoloji okudu, bana karışması için geçerli bir nedeni var artık. Depresyonda değilim ki ben… Evim çöp ev değil, tertemiz. Bulaşıklarımı hiç biriktirmem, elektrik süpürgemi her gün halılarda gezdiririm. Canım arkadaşım benim için boşuna üzülüyor. Asıl ben onun için üzülüyorum: salgını hiç ciddiye almıyor. Meyve yediğinden de emin değilim, o kadar da söylüyorum oysa. Evde aldığın meyvelerin fotoğrafını çek gönder diye mesaj bile göndermişliğim bile var.

Rüya her zamanki gibi çok güzeldi, ben onun mavi gözlerini öteden beri çok severim. Gülünce onun gibi güzel bir ikinci insan görmedim.  Koluma tüm sevecenliği ile girerek; buraya daha önce gelmemiştik harika bir seçim bu dedi. Evet, dedim heyecanımı gizlemeye çalışan bir ses tonuyla. Yemeğimizi, içeceğimizi söyledik. Hafiften yağmur da yağmaya başlamıştı. Yağmuru seyretti bir süre titrek bir sesle ne güzel de yağıyor Teoman dedi. Eski usül bir soba hafiften yanmaya başlamıştı. Çıra kokusu hep bana eskiyi hatırlatır bilir misin dedim kısık bir sesle. Mavi gözleri ışıl ışıl gözümün içine baka baka çok iyisin biliyor musun dedi.

Aktardan zencefil, zerdeçal, ıhlamur aldım. Bağışıklık önemli  işte; her sabah zencefilli bal içiyorum. Balım özel geliyor; işyerinde Metin ‘in dayısı benim için Bitlis’ten getiriyor. Neyse ki evde çalışıyoruz bir süredir. Rüya ‘ya geçen de küresel ısınma ile ilgili video gönderdim. Cevap vermedi oysaki çok önemli bir konu, O da mı beni depresyonda sanıyor ki . İşyerinden Mithat Kovid olmuş; ona o kadar söyledim ballı zencefil diye bir de Rüya ‘nın yanında benimle dalga geçmişti. Neyse ona da bilgilendirici mesajlarımdan gönderdim . Caner psikolojime dair aklınca sorular sordu; internetten araştırdım tabi. Cevabı yapıştırdım: Sen dedim benim obsesif kompulsif davranış bozukluğu olduğumu düşünüyorsun değil mi dedim. Telefonda kahkaha attı; internetten mi araştırdın diye sordu. Hiç bozuntuya vermedim tabi. Nerden çıkardım dedim.  Merak ediyorum seni etmeyeyim mi dedi sevecen bir sesle.  İşini bilir o;  ona kızamayacağımı çok iyi bilir.

Yağmur daha da hızlandı, soba da içeriyi sıcacık yapmıştı. Kısacık kestirmişti saçlarını, masmavi iri gözleri daha da belliydi. Gülümseyince gamzesi ona öylesine güzel bir hava katıyordu ki. Bizim ilişkimiz bir anlaşmalar bütünüydü sanki. Rüya sorunlarını anlatır, ihtiyacı olduğu zaman benden güzel cümleler işitir bense genel konulardan konuşur ve onu gülümsetirdim. Bunun dışına çıkmam kati surette yasaktı ben bunu iyi biliyordum. O gece ben bu anlaşmayı bozmaya kararlıydım.

Evrende de kati kurallar vardır; yerçekimi yasası, suyun kaldırma kuvveti, merkez kaç kuvveti gibi . Mesela bu kovid bu kati kuralların bozulması neticesinde oldu. Beni anlayan bir Kemal Bey var; Yetmişlerinde emekli banka müdürü en eski müşterilerimden. Onunla doya doya konuşuyoruz bu konuları. Metin’in dayısından bal dahi aldık Kemal Bey’ e. Kemal Bey, komplo teorilerine kafayı fazlaca yorsa da beni en iyi anlayan kişi. Asuman Teyze de harika bir insandı  bazen iş yerine el yapımı pastalar getirirdi. Asuman Teyze’den sonra çok yalnız kaldı Kemal Bey. Asuman Teyze anaç bir kadın olduğundan o bir teyze Kemal Bey de Bey olarak kaldı dilimizde. Asuman Teyzeyi kovitten kaybettik, mayıs ayının ortasına doğru. Kemal Bey bir hafta hastanede kaldıktan sonra taburcu edildi ama Asuman Teyze bir daha evine gidemedi. Daha sonraları Kemal Bey bir bahane bulur arardı. Sonra gezegenlerden, yıldızlardan, virüslerden konuşmaya başladık. Bir keresinde konu ile alakası olmadığı halde oğlum Teoman sen de olmasan diye cümleye başladı sonra toparladı, Bir keresinde Caner yalnızlık hiç kimseye iyi gelmez Teoman demişti. Ben Kemal Bey kadar yalnız değilim ki…

İkimizde çok yalnızız dedim şarap kadehimden ilk yudumu aldıktan sonra. Yaptığımız anlaşmanın ihlale uğradığını anlamıştı Rüya. Alışık olmadığım kadar ciddileşmiş,  gözlerini kısıp dudaklarımdan çıkacak olan sözlere odaklanmıştı. Cümleleri toparlayabilecek kadar cesaretli değildim. Yağmur seslerine, gök gürültüsü eşlik ediyordu. Ne kadar iyi dost olduğumuzu görmüyor musun Teoman dedi. Ben de ne kadar iyi anlaştığımızı sen görmüyor musun Rüya dedim kendimden şaşılacak bir cesaretle.

Gökyüzüne bakıyorum,  Jupiter’i görmek için teleskop alacağım sonuçta. Bir keresinde Kemal Bey insan burnunun ucunu dahi göremezken yıldızların ötesini görüyor ne büyük bir gelişme demişti. Şehir ışıkları olmasa gökyüzü ne de güzel olacak. Ihlamurum da azalmış almak lazım ama çok dikkatli olmak şartıyla. Rüya ile dostuz artık ona mesajlar yolluyorum nadiren tamam emojisi yolluyor. Her şeyi bilen Caner, emojilerle iletişimin sağlıklı olmadığını söylüyor. Hala dijital çağa ayak uyduramadı bu çocuk. Biraz kilo aldığım doğru, bu konuda haklı….

Rüya ‘ya acaba hangi videoyu göndersem ki….

(SEVGİLİ DENİZ AYHAN’DAN BİR ÖNCEKİ YAZISININ ALTINA YORUM YAPAN OKUYUCULARINA ÖZEL NOT;

EN BÜYÜK TEŞEKÜRÜ İLHAM PERİSİNE ETMEK ZORUNDAYIM.

HİKAYELERİMİN ALTINA GÜZEL DÜŞÜNCELERİNİ YAZAN TÜM DOSTLAR DÜNYA SİZLERLE DAHA GÜZEL BİLESİNİZ.)

DENİZ AYHAN 

Konuk Yazar Deniz Ayhan Kimdir?: Küçük yaşlarından beri dünyayı anlamaya çalışan bir yolcu . Şimdilerde zamana ve insanlara tanıklık ediyor. Yüreğinden gelenleri, edebiyat estetiği içinde anlatmaya çalışan bir garip yolcu.  On dokuz yıldır en sevdiği işi yapıyor  :  Gençlere edebiyatı ve edebiyata dair güzellikleri anlatıyor….

7 Yorumlar
  • Adem PARLAR
    Tarih : 21:16h, 18 Aralık

    Evet…. Bu sefer de yağmurlu günlere sakladığım yirmi üç yıllık merlot şarabımın ikinci kadehinde yakalandım bu güzel yazıya ve yazar, kıymetli Deniz hocama…

    Güçlü bir kalem, sinir uçlarını rahatsız eden, özenle seçilmiş kelimelerle harmanlanmış cümleler…
    Kaleminize sağlık Deniz Hocam.

  • Kemal Sen
    Tarih : 21:29h, 18 Aralık

    Yeryüzünün pisliği gökyüzünün güzelliğine gölge düşürsede yıldızlar her zaman parlar.

  • Müge Kocaçınar
    Tarih : 12:09h, 19 Aralık

    Tanrım, çocukluk günlerinizde mi yarattınız bu çağı?

  • Güneş aslan
    Tarih : 12:45h, 19 Aralık

    Teoman içimizdeki karantinaya inat yalnızlığı mutluluk olarak kabul etmeyelim hayat sevdiklerinle paylaştıkça güzel ?☺️

  • Serdar Sarıtaş
    Tarih : 15:17h, 19 Aralık

    Bu güzel, samimi anlatımınla kendimi hikâyedeki bir karakter gibi hissettim. Eve aldığım meyvelerin resimlerini sana göndersem iyi olacak sanırım. Kalemine sağlık.

  • Rind Kürşat Aktaş
    Tarih : 21:44h, 21 Aralık

    Harikasınız….

  • admin
    Tarih : 17:12h, 28 Aralık

    Çok teşekkürler 🙂